Geçtiğimiz haftalarda, tarım sektöründe büyük bir panik yaşanmasına neden olan yüzyılın don olayı, birçok meyve üreticisini derinden etkiledi. Türkiye’nin bazı bölgelerinde özellikle elma ağaçlarının çiçek açma dönemine denk gelen ani soğuklar, beklenen hasadı tamamen yok etti. Bu bağlamda, meyve bahçeleri gibi uzunca bir süredir tarımın bir parçası olan bu ziraat alanı, bir çürük elma ile tarihe geçti. Elma yetiştiricileri, yıllardır emek verdikleri ağaçların sabah donu yüzünden tamamen yok olmasının şokunu yaşıyor.
Mevsim normallerinin çok altında seyreden sıcaklıklar, elma bahçelerindeki çiçeklerin dondurulmasına neden oldu. Özellikle Marmara ve Ege Bölgesi'nde yoğun olarak yaşanan bu olumsuz hava koşulları, tarım uzmanları tarafından "yüzyılın don olayı" olarak değerlendirildi. Normalde bu mevsimde yüzlerce ton elma hasadı yapılması planlanıyordu; fakat don nedeniyle yalnızca bir çürük elma bahçelerde kaldı. Yerli ve yabancı piyasalarda yükselen elma fiyatları, bu beklenmedik durum sonucu daha da artacaktı. Eğer bu durum uzun vadede devam ederse, tüketiciler açısından büyük bir maliyet ve tedarik sorunu yaşanabilir.
Daha önce benzer olaylarda tarımsal önlemler alındığı bilinse de bu sene alınan tedbirlerin yeterli olmadığı görüldü. Çiftçilerin, ağaçlarını korumak amacıyla uyguladığı önlemler çoğu zaman etkisiz kaldı. Özellikle ağaçların su ile sulanması ve sulu bezle örtülmesi gibi eski usul yöntemler, beklenen korumayı sağlayamadı. Uzmanlar, yıllık sıcaklık değişimlerinin tarımda oynadığı rolü vurgularken, bu tür olayların iklim değişikliği ile de bağlantılı olduğunu açıkladı.
Bu durum, elma yetiştiricilerini büyük bir mağduriyet ile karşı karşıya getirdi. Çiftçiler, yıllarını verdikleri bahçelerinin bu kadar kısa sürede yok olmasını hazmedemiyor. Elma bahçesinde çalışan Ahmet Yılmaz, "Birçok emek var burada. İki gün öncesine kadar çiçek açtığını gördüğüm ağaçlardan şimdi sadece bir çürük elma kaldı. Bu benim için tam bir hayal kırıklığı," ifadelerini kullandı. Yılmaz, bu yılki hasadın büyük çoğunluğunun çöpe gitmesi ve maddi kaybın yanında ekolojik denge açısından da büyük bir sorun oluşturduğuna dikkat çekti.
Bir diğer üretici Fatma Koç, "Havalar bir anda soğudu ve her şey dondurucu soğuklara maruz kaldı. Çocuklarımın geleceğini düşünerek bu işe girdim, şimdi ne yapacağımı bilmiyorum," diyerek endişelerini dile getirdi. Çiftçilerin yaşadığı kayıplar, hükümet politikaları ve desteklerinin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiği konusunda çağrılara yol açtı. Elma üretiminin bu noktada yalnızca ekonomik olarak değil, aynı zamanda tarımsal ve çevresel sorunlarda da boyut kazanması, yetkililerin daha fazla önlem alması gerektiği yönünde eleştirileri artırmış durumda.
Sonuç olarak, yüz yıla damgasını vuran bu don olayı, tarımda geleceği nasıl etkileyebileceğine dair önemli bir ders niteliği taşıyor. Bu zor süreçte ilerleyen günlerde devletin ve ziraat sorumlusunun nasıl bir stratejiye yönelerek bu olumsuzluğu aşmak için neler yapacağını hep birlikte görmek gerekiyor. Çiftçilerin yaşadığı bu büyük sıkıntılar, yine de sabır ve dayanışma süreciyle aşılabilir. Fakat bu tür doğal afetlerle daha etkin bir şekilde mücadele etmenin yollarını bulmak, tarım politikalarının öncelikli gündem maddesi olmalı.