4 Aralık 2023 tarihinde Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen 4,3 büyüklüğündeki deprem, ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan vatandaşlar arasında büyük bir panik ve endişe yarattı. Suriye, birçok felaketin yanı sıra iç savaşın da ağır etkilerini taşıyan bir ülke olarak, doğal afetler karşısında oldukça kırılgan bir durumda. Depremin özellikle Hatay sınırına yakın bölgelerde hissedilmesi, bu yerlerde yaşayanların yaşadığı travmayı bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Yerel kaynaklardan elde edilen bilgiye göre, depremin merkez üssü Suriye’nin kuzey bölgelerinde yer alan bir yerleşim yeri olarak belirlendi. Sarsıntı, yerel saatte 15:30 civarında meydana geldi ve birçok insan bu ani sarsıntıyı hissederek panik içinde dışarı fırladı. Sadece birkaç saniye süren bu sarsıntı, özellikle daha önce doğal afetler yaşamış bölgelerde oldukça tedirginlik yarattı. İlk belirlemelere göre, herhangi bir can kaybı yaşanmadığı ancak bazı binalarda hafif hasar meydana geldiği bildirildi.
Deprem sonrası, Suriye İç İşleri Bakanlığı hızlı bir şekilde harekete geçerek, hasar gören yerler hakkında bilgi topladı. Ayrıca, AFAD’a benzer bir kuruluş olan Suriye Sivil Savunma, olay yerine ekipler göndererek hasar tespit çalışmalarına başladı. Deprem sonrası halk arasında, 'Acaba daha büyük bir deprem gelecek mi?' sorusu dolaşmaya başladı. Özellikle son yıllarda artan doğal afetler, halkın bu tür korkulara kapılmasına neden oluyor ve bu durum psikolojik bir etkide yaratıyor.
Depremin ardından bölgede yaşayan insanlar sosyal medya üzerinden de düşüncelerini paylaşarak, yaşadıkları paniği dile getirdiler. Birçok kişi, yaşadıkları endişeyi dile getirirken, yetkililerin daha fazla önlem alması gerektiğini savundu. Yerel halk, Suriye’deki mevcut yapıların eski ve depreme dayanıklı olmadığına dikkat çekerek, bu tür olaylar için acil durum planlarının oluşturulması gerektiği konusunda hemfikir oldu.
Yerel toplum, deprem sonrası güvenlikleri için daha sıkı önlemler alınması gerektiğine duyarlı. Özellikle başta çocuklar olmak üzere, insanların bu tür doğal olaylara karşı daha iyi eğitilmesi gerektiği belirtiliyor. “Bir daha böyle bir şey yaşarsak, çocuklar ne yapacak?” soruları, ailelerin gündeminde. Uzmanlar, toplumun bu tarz doğal afetlerle ilgili bilinçlendirilmesi ve dayanıklılıklarının artırılması gerektiğini vurguladı.
Son olarak, deprem sonrası toparlanma süreci hala belirsizliğini korurken, Suriye halkı hem duygusal hem de maddi olarak yaşadıkları olayın etkilerini üzerlerinde hissediyor. Ülkenin yıpranmış durumdaki altyapısının daha ne tür felaketlere dayanabileceği ise herkesin aklındaki en büyük soru işareti olmayı sürdürüyor. Kısa vadede olası başka sarsıntılara karşı bölgede yaşayanların Kendilerini nasıl koruyacaklarına dair çözümler araması bekleniyor. Suriye için bu tür doğal afetler, sadece sarsıntılar değil, aynı zamanda moral bozukluğuna da neden oluyor.
Bu gelişmeler, Suriye’deki herkesin üzerine düşen sorumluluklar bulunduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Doğal afetlerle başa çıkmanın yolunun, sadece devletin değil, toplumun da bilinçlenmesiyle mümkün olacağına inanılıyor. Geçmişte yaşanan depremler, toplumu daha savunmasız halde bıraktığından, bu tür olayların yeniden yaşanmaması için alınacak tedbirlerin hayati öneme sahip olduğu düşünülüyor.
Sonuç olarak, Suriye'deki bu son deprem, yerel halkı tekrar sarsarken, afetlere karşı duyarlılığı artırmanın ve güçlü toplum oluşturmanın önemini vurguluyor. Bu olayların bir daha yaşanmaması için, Suriye gibi doğal afetlere açık bir ülkede, her bireyin üzerine düşeni yapması gerektiği bir gerçektir.