19 Ekim 2023'te, Marmara Denizi'nin derinliklerinde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, özellikle İstanbul ve çevresindeki illerde yaşayan bireylerde korkuya neden oldu. Türkiye'nin büyük şehirlerinden birinin yakınlarında gerçekleşen bu deprem, doğal afetlerin üst üste geldiği bir dönemde yaşandı. Birçok vatandaş, sarsıntının anında yaşadığı deneyimleri sosyal medyada paylaşarak bu durumu hem yaşatan hem de yaşanan anları belgeler nitelikte paylaştı.
Depremin merkez üssü, Marmara Denizi'nin içerisindeki bir noktada, 10 kilometre derinlikte kaydedildi. AFAD’ın (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) verilerine göre, sarsıntı saat 14:30 civarında meydana geldi. Marmara Denizi’nde meydana gelen bu tür sarsıntılar, sıklıkla yoğun nüfuslu şehirlerin sınırlarında hissedildiği için halk arasında paniğe yol açabiliyor. Uzmanlar, Marmara Bölgesi’nin sismik açıdan aktif bir bölge olduğunu ve bu tür depremlerin doğal bir olay olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor. Ancak, 3 büyüklüğündeki bir depremin sıklığı ve sıklıkla hissedilmesi, bölgede yaşayanların her an tetikte olmasına neden oluyor.
Deprem sonrasında, yerel yönetimler ve AFAD, olası can ve mal kayıplarını önlemek amacıyla erken önlemler aldı. Sarsıntının hemen ardından, çeşitli ilçelerdeki kamu binalarının ve okul binalarının incelenmesi için ekipler oluşturuldu. Elde edilen ilk bulgular, büyük bir hasar yaşanmadığı yönünde. Ancak İstanbul’daki bazı binalarda, küçük çatlaklar ve hasarlar meydana geldiği bildirildi. Yerel yönetimler, bu tür durumlara karşı bilinçlendirme faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Sarsıntının ardından açıklama yapan uzmanlar, bu tür doğal olayların sıklığını ve kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Bunun yanı sıra, sosyal medyada depreme dair binlerce yorum ve video paylaşıldı. Her ne kadar büyük bir felakete neden olmamış olsa da, Marmara Denizi’nde gerçekleşen bu deprem, toplumsal bir farkındalık oluşturma açısından önemli bir fırsat sundu. İstanbul gibi mega bir şehirde yaşayan insanların deprem öncesi, anı ve sonrası ile ilgili hazırlıkları yeniden gözden geçirmeleri gerektiği ifade ediliyor. Uzmanlar, olası bir büyük depreme karşı bireylerin kendilerini nasıl hazırlamaları gerektiği konusunda bilgilendirici içeriklerin önemine dikkat çekiyor.
Ülkemizin deprem gerçeği ve İstanbul'un bu durum karşısındaki savunmasızlığı göz önüne alındığında, yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların üzerine düşen sorumluluklar oldukça fazladır. İleriye dönük olarak, depreme dayanıklı binalar inşa edilmesi ve mevcut binaların güçlendirilmesi, halkın bu tür olaylara karşı daha iyi bir hazırlık yapmasının yolunu açacaktır.
Bu anlamda, 3 büyüklüğündeki depremin ardından tekrar gözden geçirilmesi gereken hususlar arasında; acil durum planlarının tekrar gözden geçirilmesi, eğitimlerin arttırılması ve riskli bölgelerdeki yapıların denetlenmesi yer almaktadır. Her bireyin, en azından temel yaşam bilgileri çerçevesinde kendini bu tür doğal felaketlere karşı hazırlaması gerekmektedir. Her şeyden önce, toplumsal bir bilinçlenme sürecinin başlaması ve deprem gerçeğine karşı duruş sergilemek, geleceğimizi güvence altına almak açısından son derece kritik bir öneme sahiptir.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bölge halkının hafızasında yer edinecek bir deneyim olarak kayıtlara geçti. Doğal felaketler her ne kadar kaçınılmaz olsa da, bu tür olaylara karşı alınacak tedbirler ve eğitimlerle, can ve mal kaybı minimize edilebilir. Gelişmeleri takip eden vatandaşlar, yapıların güvenliğini sorgulamaya, bu konuda yetkililere sesimizi yükseltmeye devam edeceklerdir. Toplumsal dayanışma ve bilinçlenme, depremlere karşı en büyük gücümüzdür.