Son günlerde İsrail’in hava savunma sisteminin ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğu ortaya çıktı. Ülkedeki askeri analistler, geniş kapsamlı füze saldırılarına karşı koruma sağlayan Iron Dome (Demir Kubbe) sisteminin erimesinin temel sebebinin, ABD’den gelen askeri destekteki azalma olduğunu belirtiyor. Geçtiğimiz 10 gün boyunca, ABD’nin mali ve askeri yardımlarının ciddi şekilde azaldığı bu süreçte, İsrail yönetimi, düşmanlarından gelebilecek potansiyel saldırılara karşı savunmasız bir durumda kalma riskiyle yüz yüze geldi. Bu durum, yalnızca askeri bir tehdit oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki jeopolitik dengeleri de etkileyebilir.
ABD ve İsrail, uzun yıllardır güçlü bir askeri ittifak yürütüyor. Ancak, son zamanlarda bu ilişkinin psikolojik ve pratik sınırları aşındı. Özellikle ABD’nin iç siyasi meseleleri ve bütçe kesintileri, askeri yardımların azalmasına neden oldu. Amerikalı yetkililer, bu durumu, artan iç ekonomik baskılar ve Biden yönetiminin dış politikada dikkatini Asya-Pasifik bölgesine kaydırması olarak açıklıyor. Bu durum, İsrail’in özellikle İran tehdidi ve Gazze’deki Hamas gibi gruplara karşı inşa ettiği savunma altyapısını zayıflatıyor.
Son günlerde yaşanan olaylar, orta doğudaki tehdit algılamalarını da etkiledi. İran, Hizbullah ve Hamas, İsrail’in füze savunma sistemlerinin zayıfladığını görüyor ve bu durumu kendileri için bir fırsat olarak değerlendirme niyetinde. Çeşitli istihbarat raporları, İran’ın balistik füzeler ve insansız hava araçları geliştirmeye devam ettiğini ve bu silahların পাকিস্তান, Yemen ve Suriye üzerinden fırlatılabileceğini gösteriyor. Analistler, bu tehlikelerin, İsrail’in güvenliğini ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguluyor.
Özellikle, 2023 yılı itibariyle Hamas, Gazze'den İsrail topraklarına yönelik düzenlediği füze saldırılarında ciddi bir artış kaydetti. Bu durumu dikkate alan İsrail Hava Kuvvetleri, daha önceki dönemlerdeki etkin müdahale stratejilerini gözden geçirmek zorunda kaldı. Ancak süregelen desteğin azalmasıyla birlikte, Demir Kubbe sisteminin etkinliği de sorgulanır hale geldi. Analistler, bu durumun sadece askeri bir kaygı değil, aynı zamanda ülkenin ulusal güvenlik politikasının bir revizyona ihtiyacı olduğunu da göstermektedir.
Bu çerçevede, uzmanlar, alınması gereken önlemleri sıralayarak, İsrail yönetimini bir an önce harekete geçmeye çağırıyor. Öncelikle, yerel ve uluslararası müttefiklerle daha fazla işbirliği yaparak, alternatif savunma yöntemleri üzerinde çalışılması gerektiği vurgulanıyor. Ek olarak, yerli savunma sanayinin teşvik edilmesi ve yeni nesil teknoloji yatırımlarının artırılması gerektiği de görüşler arasında yer alıyor.
İsrail’in füze kalkanı sorunu, yalnızca ülkedeki güvenlik kaygılarını etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerle olan ilişkilerini de şekillendiriyor. Bu süreçte, doğru stratejilerin geliştirilmesi, sadece İsrail için değil, tüm Orta Doğu için kritik bir öneme sahip. Uzmanlar, İran ve komşu ülkelerle olan gergin ilişkilerin, füze savunma sisteminin zayıflaması ile daha da tehlikeli bir boyuta ulaşabileceğini belirtiyorlar. Dolayısıyla, hem askeri hem de diplomatik yaklaşımın dikkate alınması, bölgedeki istikrar açısından yaşamsal önem taşıyor.
Bölgedeki gelişmelerin yakından takip edilmesi ve uluslararası müttefiklerle sağlıklı bir iletişim sürdürülmesi, İsrail için gelecekteki muhtemel tehditlere karşı önemli bir güvenlik unsuru olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla, Amerikalı yetkililerin ve İsrail hükümetinin sorunu çözmek için daha aktif bir politika geliştirmesi şarttır.