Geçtiğimiz günlerde, okulların öğretmen ve öğrenciler için birer güvenli alan olduğu gerçeği bir kez daha test edildi. Bir ilkokul öğretmeni, sınıfta yaşanan bir boğulma vakasında yaptığı hızlı müdahale ile bir öğrencisinin hayatını kurtardı. Bu olay, yalnızca bir öğretmenin cesaretini değil, aynı zamanda acil durum anlarında doğru bilgi ve becerinin ne kadar kıymetli olduğunu da gözler önüne serdi.
Okul saatlerinin normal akışında, bir anda sınıfta paniğe neden olan bir durum meydana geldi. Öğrencilerden biri, abur cubur yemekte olduğu esnada boğazında bir şey sıkıştı. Çevresindeki arkadaşları, durumu fark ederek hemen öğretmenlerine haber verdi. Öğretmen, Müdire Şirin Akman, anında duruma müdahale etti. Okulda yıllardır görev yapan deneyimli öğretmen, Heimlich manevrasını uygulamak üzere hızlı bir şekilde harekete geçti. Çocuk, birkaç saniye içinde nefes almakta zorlanmaya başladı ve öğretmeninin hızlı müdahalesi kritik bir anı oluşturarak hayat kurtardı.
Heimlich manevrası, yutma zorluğu yaşayan birinin boğulmasını engellemek için uygulanan oldukça etkili bir tekniktir. Adını Amerikalı doktor Henry Heimlich'ten almıştır. Manevra, diyaframdan yukarı doğru yapılan ani baskı ile boğulmaya neden olan yabancı nesnenin dışarı atılmasını sağlamaktadır. Bu teknik, birçok ilkokul eğitim programında yer almakta ve öğretmenlere, ebeveynlere ve diğer bireylere acil durumlarda nasıl hareket edeceklerini öğretmektedir. Öğrencisini kurtaran öğretmen, zamanında bu bilgiyi hatırlayıp uyguladığı için çocuğun hayatı kurtuldu ve sürecin nasıl işlediğine dair kamuoyunda farkındalık oluştu.
Olayın ardından, okul yönetimi hemen gerekli önlemleri aldı. Öğrencilerin ve velilerin, ani sağlık durumları hakkında bilinçlenmesi ve eğitim alması gerektiğine inanan okul, acil durum eğitim programlarını artıracağının sözünü verdi. Öğrencilerin yaşadığı bu tür olaylar, öğretmenlerin günlük hayatlarının dışında birer kahraman gibi nasıl davrandığını gözler önüne serdi. Eğer bu öğretmen doğru bilgi ve yeterli cesarete sahip olmasaydı, sonuç büyük ihtimalle çok daha kötü olabilirdi.
Bu gelişme, öğretmenlerin sadece bilgi aktaran kişiler olmadığını, aynı zamanda hayat kurtaran kahramanlar olabileceklerini bir kez daha gösterdi. Böyle durumlarla karşılaşılmaması için ailelerin ve okul idaresinin, çocuklarının eğitim aldıkları kurumda yaşanan zorlu durumlar hakkında bilinçlenmesi ve düzenli eğitimler alması gerektiği açıktır. Bu tür olaylar aynı zamanda öğretmenlerin, çocukların hayatına dokunma gücünü ve toplum için ne kadar değerli birer varlık olduklarını gözler önüne seriyor.
Şirin Akman’ın bu kahramanlık hikayesi, sadece yaşanan olayla sınırlı kalmıyor. Tüm eğitim camiasına, bir bireyin hayatını kurtarma sorumluluğunun önemini hatırlatıyor. Öğretmenler, her gün sınıflarında sadece akademik bilgi öğretiyor gibi görünseler de sevdikleri çocukları koruma ve hayat kurtarma görevini de üstleniyorlar. Eğitimin sadece kitapla sınırlı olmadığını, yaşadığı tecrübelerle de bir hayata dokunmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, bu olay gösteriyor ki öğretmenlerin acil durumlar konusundaki bilgileri, uyguladıkları teknikler, onların cesareti ve hızlı hareket etme yetenekleri sayesinde hayatlar kurtarılabiliyor. Eğitim kurumları, öğretmenlerinin bu tür durumlarla başa çıkabilmesi için gerekli eğitimleri desteklemeli ve düzenli tatbikatlar yapmalıdır. Ebeveynler de çocuklarına, olası tehlikeler karşısında nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgi vermeli ve onları bilinçlendirmelidir. Her ne kadar bu tür durumlar nadir olsa da, ne zaman yaşanabileceği belli değildir. Bu nedenle kimse, bu tür olaylar için hazırlıksız yakalanmamalıdır.
Şirin Akman'ın bu özverili davranışı, sadece bir gün değil, her zaman hatırlanacak bir olay olmuştur. Öğretmen, öğrencisinin hayatını kurtarırken aynı zamanda kendisinin ve diğer öğretmenlerin de nasıl bir etkide bulunabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Eğitim, hayat kurtarabilir; bu nedenle herkesin bu bilince ulaşması gerekiyor.