Son yıllarda sanatta özgünlük ve yaratıcılık arayışları karşısında sanatçılar, geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek dikkat çekici projelere imza atıyor. İşte bu projelerden biri, iris fotoğraflarını sanata dönüştüren bir sanatçıdan geliyor. Fotoğraf sanatçısı, çektiği iris fotoğraflarını sadece basit bir görüntü olarak bırakmayıp, onları takı ve tablo tasarımına dönüştürüyor. “İlk uygulayan kişi benim” diyen sanatçı, bu yenilikçi yaklaşımının yanı sıra insanların nasıl hissettiğini, doğaya nasıl dair hissettiklerini de sorgulamalarını sağlıyor. İşte bu projeyle tanışın!
Gözler, insanın ruhunu yansıtan en etkileyici unsurlardan biridir. Sanatçı, iris fotoğraflarını çekerek bir adım öteye geçiyor. Haiwe Ercetin, iris fotoğraflarını kullanarak takılar ve tablolar tasarlamaya başladı. Bu süreç, hem görsel bir sanat eseri oluşturma hem de bireylerin gözlerinde kendilerini görüp hissetmelerine yardımcı olma amacını taşıyor. Sanatın insanlar ile belirli bir bağ kurma yeteneğiyle, irislerin renkleri ve desenleri, izleyicilere bilinçaltlarının derinliklerine inme fırsatı tanıyor.
Sanatçı, iris fotoğraflarının aslında her bireyin benzersizliğini yansıttığını belirtiyor. "Gözlerimiz, kimliğimizin bir parçasıdır. Her iriste farklı renk tonları, desenler ve dokular bulunur. İnsanların gözlerine dair bir eseri elde ettiklerinde, kendilerine dair bir şeyler bulacaklarını düşünüyorum." şeklinde konuşan Ercetin, her iris fotoğrafının kendi hikayesini anlatma potansiyeline sahip olduğunu vurguluyor. Gözlerin içerdikleri derinliği olduğu gibi, bu tür projeler de izleyicilere gözlerin ardındaki hikayeyi sorgulatıyor.
Takı ve tablo tasarımlarını iris fotoğraflarıyla hayata geçiren sanatçı, her parçada farklı bir güvence ve ruh taşıdığını ifade ediyor. Gözlerin bütün dünyayı yansıttığını savunan Ercetin, bu durumun yaratıcılığına da katkı sağladığını dile getiriyor. Bu eserlerde, iris yapısındaki kırışıklar veya renk geçişleri gibi detaylar, izleyiciyi farklı bir yolculuğa çıkarıyor. Gözlerin altında yatan anlamları keşfetmek ve hayal gücünü harekete geçirmek için bir yol sunduğunu düşünüyor.
Çalışmalarının sadece gözükür bir biçimde kalmayıp, aynı zamanda içsel bir bağ kurmasını sağladığını söyleyen sanatçı, tasarımlarının ilham verici bir yolculuk sunmasına dikkat çekiyor. İnsanları sıradanlıktan uzaklaştırarak her bir eserinin ruh dünyalarına açılan bir kapı olmasını arzuladığını aktarıyor. “Takılarımı takan veya tablolarımı asan kişilerin benimle bir bağ kurduğunu hissetmek harika” diyor. Bu şekilde, sanatçı; aşırı hızla kendini kaybeden modern toplumda, insanların kendilerine dair bir şeyler bulmalarını hedefliyor.
Projelerin yalnızca görselliği değil, aynı zamanda hikayeleriyle de dikkat çektiğini söyleyen Ercetin, gelecekte bu tür uygulamalara yönelik artan ilginin öncüsü olmayı umuyor. Her bir iris fotoğrafı üzerinden hikaye anlatmanın bir yolu olarak gördüğü projelerini, diğer sanatçılara da ilham vermesi adına sürdürmekte kararlı. Kendisinin ilk uygulayan kişi olmasının ötesinde, bu tür projelerin çoğalmasını ve herkesin hikayesini anlatabileceği bir sahne yaratmasını istiyor.
Sonuç olarak, iris fotoğraflarından yola çıkarak oluşturulan takı ve tablo tasarımları, sanatta özgün bir yaklaşım sunuyor. Yalnızca görsellik değil, aktarımı ve izleyicide bıraktığı etki bakımından da önem taşıyor. Bu projeler, insanların kendilerine dair yönlerini keşfetmelerine katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda sanata olan ilginin artmasına da yol açmaktadır. Kısacası, her bir iris fotoğrafı; farklı bir dünya, yeni bir hikaye ve derin bir bağ taşıyor.